Ayna'nın böyle bir şarkısı vardı değil mi,"dereden tepeden gel,kıyıdan köşeden gel,yatağını yorganını çeyizini bohçanı,yüreğini kap da gel..."
Neyse konu bu değil...Birkaç konu hakkında yazıciim bugün.
Bu aralar vizelerle uğraşıyorum...Siyasal İletişim,Pazarlama İletişimi ve Marka Yönetimi'ne girdim,Web Tasarımı,Mesleki İngilizce ve İç Staj kaldı.O yüzden çok vakit ayıramıyorum bu ara internete.
Berk geçen gün Heroes'un 3. sezonunun ilk 8 bölümünü,Gossip Girl'in 1. sezonunu,Big Bang Theory'nin 2 sezonunu ve IT Crowd diye bir dizinin 2 sezonunu getirdi sağolsun.
Şimdi,elimin altında Heroes var ve ben izlemeden durabileceğim?İnanıyor musunuz?
Pazartesi ve salı günkü sınavlarımın saat 3te olmasına güvenerek pazar ve pazartesi geceleri saat 2ye kadar dizi izledim.
Arada Gossip Girl'ü bitirdim.
Şimdi sınavlarım hafifledi,Big Bang Theory'yi bitirip IT Crowd'a bağlayacağım.
Ghost Whisperer'ın yeni sezonu başladı CNBC-e'de bu arada :)
Yakın zamanda One Tree Hill'in de başlaması dileğiyle,ne diyeyim :)
Sınava gitmek için evden çıktım.
Vapur iskelesindeyim,akbil bastım,girdim vapura oturdum.Karşıma çocuğun biri oturdu (benden 4-5 yaş büyüktür).E otursun yani vapur tabii,napacak başka?Kulaklıklarım kulağımda müzik dinliyorum,sonra çıkarttım kulaklıkları kitabımı okumaya başladım.Belgarath the Sorcerrer'ı okuyorum ve dalmış gitmişim,kopmuşum ortamdan.Vapur yanaştı,kalktım,kalktı.İndim,altgeçide gidiyorum,tramvaya bineceğim.O da yanımda yöremde yürüyor.Vapurun yarısı tramvaya bindiği için normal geldi bana.Hayır üstümde abartılı veya dekolteli bi' şey olsa pireleneceğim ama üstümde bildiğin kot,bildiğin kahverengi bluz,bildiğin siyah mont var.Yüzümde her zamanki gibi bir gram makyaj yok,ayağımda da spor ayakkabılar.Feci normal bir kıyafet yani,tek dekoltem kotumun dizlerindeki yırtıklar.
Her neyse...alt geçitte gidiyorum,o da önümde.Fındıkzade istikametine gitti,ben unuttum tabii onu,hatırlamam için bir sebep yok ki..Ben kendi tramvayıma gidiyorum,tam merdivenlerden çıkıyorum,biri omzumu dürtüyor.Dönüp bakıyorum,O..Bir şeyler söylüyor,duymuyorum,kulaklığı çıkartıyorum.
"Merhaba" diyor.
"merhaba?" diyorum sesimde şaşkınlık tınısıyla.
"Nasılsın?" diyor.
"İyiyim" diyorum demesine ama kaşımın biri kalktı havaya,"sen de kimsin?" dercesine,hissediyorum!
"Ben seni" diyor,babasının oğluyum ya anasını satayım,senli benli olduk hemen."vapurdan beri takip ediyorum." diyor.Ana!Öbür kaşım da kalkıyor havaya,"ne diyorsun hemşerim" manasında geliyor ama anlamıyor.
"Tanışabilir miyiz?" diyor.
"Sanmıyorum." diyorum,"acelem var gitmem lazım" diyorum biraz telaşlı.Telaşlıyım tabii,hem tedirgin oldum hem okula yetişmem lazım.
Bir şey diyecek oluyor,dinlemiyorum,depar atıp tramvaya atlıyorum...Gözünü sevdiğimin kapıları dat dat dat diye kapanıyor ve O orada kalıyor.
Be adam,sen kalkıp "takip ettim" dersen ben ne diyeceğim,"aa iyi yapmışsın aferin.Bu alemde bir Sherlock Holmes bir sensin" mi diyeyim?Yuhunuz.
Geçen hafta sahaflardan 2 tane kitap aldım...İkisi de Patricia Cornwell kitabı.Biri "Kanıt",diğeri "Morg Çıkmazı".İkisi de cinayet romanı.Kanıt'ı bitirdim,güzel bir tarzı var.Zaten daha önce adını hatırlayamadığım bir kitabını okumuştum Patricia Cornwell'in,o yüzden direkt dikkatimi çekti sahafta.
Bugün okuldan çıktım,otobüse yürüyorum.Bizim okulun sokaklarında hep tezgahlar var,kolye-küpe tezgahları,kırtasiye,pil-kulaklık satanlar ve kitap tezgahları...Öyle çok dikkat etmiyordum ama bir anda tezgahta Philippa Gregory adını gördüm,zınk durdum.Direkt gittim baktım,evet,yeni kitabı basılmış:Bakire'nin Aşığı.
Kendisi Boleyn Kızı ve Kraliçe'nin Soytarısı'nın yazarı.Boleyn Kızı'nın filmini izledim-ki eminim kitabı daha güzeldir-,Kraliçe'nin Soytarısı'nı birkaç kez okudum..Zaten İngiliz tarihiyle ilgilenmeyi seviyorum,VIII.Henry ve eşleri,Kanlı Mary ve I.Elizabeth de ilgimi çeken konular;e yazarın tarzı da çok güzel...Hemen atladım aldım tabii..Başlayacağım okumaya.
Hani dedim ya sahaftan iki kitap aldım diye..Bugün Kanıt'ı okurken içinden bir tane resim düştü..Eski bir resim,bir masada 2 adam 1 kadın var.Fotoğraftaki ortam loş fakat insanların yüzlerindeki gülümsemeler seçilebiliyor...Kimbilir ne zaman çekildi,nasıl bir gündü,neler yaşandı o gün...Kendimi çok tuhaf hissettim...Seneler önce birileri fotoğraf çekiyor,o fotoğrafı bir kitabın içne koyuyor ve unutuyor,gidip sahafa bırakıyor...Ve tesadüfen ben alıyorum o kitabı..Bir şekilde yollarımızı kesişiyor.Yani şimdi "amaan takıldığın şeye bak" diyebilirsiniz ama ben tuhaf hissettim kendimi,hayatlarına dikiz atmışım gibi geldi..Şimdi kimbilir nerede ne yapıyorlar...
Bir de Havaş bileti çıktı,10 Ağustos 1999 tarihli.. 1.250.000miş o zamanlar...
Böyle yani..Bayağı uzun oldu sanırım :)
Sonraki Kayıt Önceki Kayıt Ana Sayfa
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 kişi demiş ki:
Yorum Gönder