Ay pek keyifliymiş buuu :D
Son aramalar bunlar efem :)
-amada şimdi ıspanak olsa şarkı dinle
Bir anlam veremedim?Anlayan var mı??
-annemle vc de seks
Yuh!Ağır sapıksın sen!
-brooke ve lucas ın sevişme sahnesi
Abi millet ne meraklı sevişme sahnelerine yahu...
-dawson's creek timsahta izle
Arayacaksanız böyle sahne arayın arkadaşım!
Bak çocuk belgesel niteliğinde sahne aramış...(Ben izlemedim ama,ters bir durum yok değil mi?Belgesel dedim şimdi de,bildiğimiz timsahtan bahsediyoruz umarım..)
-grup genç korku filmleri
Tek genç olsa izlemeyeceksin yani öyle mi :D
-hayvanlarla sex
Al başka bir ağır sapık da burda!!
-kraliçenin soytarısında kimler oynuyor
Ben :P
-miniş günlük nasıl kullanılır
Allah bu miniş günlüğün belasını versin,nasıl bir şeyse artık o!Bıktım yahu....
-sevgiliyle gezmek için nerelere gidersin
Ben mi?Sinemayaaa,alışveriş merkezineee,sahileee,hayvanat bahçesinee..Ne,bana sormamış mıydın?Pardon kaardiş :D Bir an anket yapıyoruz sandım da...
Sen google'a sorduğuna göre pek bir yere gidemezsiniz gibi geliyor bana...
-hazırlamak ingilizce d'de ne demek
Kendimi Redhouse sözlük gibi hissetmeye başladım :D
özer atik yap bir büyüklük
Hadi be hacı be,üzme çocuğu,yap bir büyüklük :D
Yazının tamamını gönderince nedense blogun şaftı kayıyor..O yüzden 2 parti halinde gönderiyorum,bu düzenleme esnasında yorumları silinen Pilli Cadı ve Puck'tan da özür diliyorum efem :)
-Hayatımda iki kere yaptığım ve çok keyif aldığım bir şey...
Biri gece deniz kenarında oturup gitar eşliğinde şarkılar söylemek,diğeri bu sefer çimlere yayılıp sabaha kadar gitarla şarkı söylemek...
-Bir sürü bir sürü bir sürü hayvanım olması :D
Köpekleeer,tavşanlaaaar,balıklaaar,kuşlaaar...Çiftliğe de hayır demem :)
-Everest'e çıkmak...
Şimdi kutup ayısını çağırabiliriz...
Ben kiiim Everest'e tırmanmak kiim...Totoyu kaldıramam ben bi' kere :D
-Tekneyle denizler aşmak..
Bu da yemez :D
Normalde tekneyle gezmeyi severim,tekne/deniz de tutmaz...
Ama denizler aşmak falan aşar :D
Bunun borası var,fırtınası var..Kusursuz Fırtına'yı hiç mi seyretmediniz allasen?Nerden baksak 3 kere seyretmişimdir o filmi..
-Dünya barışı :D
Aklıma daha gelmiyor,yoksa bu kadarcık hayallerim yok yahu :D
İşte yapmak istediğim şeyler..Bazılarını gerçekleştirme ihtimalim,çölde bedevi arayan kutup ayısının eskimoyla karşılaşma ihtimaline eşdeğer olsa da,çıkmadık candan ümit kesilmez.Ayrıca üzüm üzüme baka baka kararır ve damlaya damlaya göl olur :D
-Köpekbalıklarıyla kafes dalışı.
İşte yapacağım bir şey!Güney Afrika'da köpekbalıklarıyla kafes dalışı yapmak!Çok istiyorum.Gerçi annem felaket senaryoları yazdıysa bununla ilgili (kafesin ipinin kopmasından başlayan senaryolar...Annemi Hollywood'a yollasam paraya para demez; money der,çünkü Amerika'da...Iyy kendimden tiksindim bu espriden sonra)...
-Kurt sevmek.
Bildiğimiz kurt,canis lupus...
Her şey Jack London'ın "Beyaz Diş"iyle başladı...Ondan sonra başlayan kurt sevgim ıslah olmadı.İnanılmaz hayvanlar,bayılıyorum...
-Safari yapmak.
Bu ütopik değil,iş Afrika'ya uçak biletine bakar...Bakalım,inşallah yapabilirim.
-Teoman'la tanışmak :D
Şaşırmadınız değil mi?
-5-6 dil konuşmak.
İsterim yaf..Dil öğrenme konusunda kabiliyetli olduğumu düşünüyorum,o yüzden hayatımın ilerleyen aşamalarında birkaç dil öğrenmek istiyorum.
Hali hazırda İngilizce ve biraz İspanyolca biliyorum...İlerde bunların yanına İbranice (evet pek işe yaramaz ama çok hoş geliyor bana),Yunanca gibi dilleri eklemek istiyorum.
Google analytics
Şöyle bir baktım kimler nasıl bulmuş blogumu diye..İşte bazıları:
köpeğimle yattım :Aferin!Bir insan bunu neden googleda aratır,neden benim blogumu bulur,nedir yani..
5.sınıf ingilizce
arog arif abi ne zaman çağ atlıyoruz :Atlarız bu aralar evladım,kasma...
dawson's creek izle sevişme sahnesi :Özellikle sevişme sahnesi mi?Yahu sevişme sahnesi için Dawson's Creek mi izlenir?Peh..
down alilerinde yaşam :Bunu ben anlamadım,google nasıl anlasın...
doğumhane hayvan eti yiyen:Bunu da anlamadım valla..
fatih çarşambada oturan kızların resimleri msnleri :Ah yavruum,ah kuzuum,kıyamam ben sanaa..Kızların resimlerini msnlerini googledan arayacak kadar mı çaresizsin?
Ordan bakınca neye benziyorum ben allasen,pe..venk gibi mi görünüyorum?
hepsi burada miniş günlük: Allah bu miniş günlüğü nasıl biliyorsa öyle yapsın!Ne bu yahu?
miniş günlük almak istiyorum ne kadar ?
miniş günlük kaç para
mm ,minişler com
japon balığım suyun üstüne çıkıyor neden :Bilmem.Oksijensiz kalmış olmasın zaar?
karısı olmak... Kimin?
sevgili günlük aşkla ilgili: Yok güzelim burda aşk maşk..Aşka karşıyım ben :P
sokak ortasındaki sex :O kadar porno site varken neden benim mütevazi blogum yaa?
sos mi vida ormandaki sevişme sahneleri :Bu da fantazi yapmış orman morman diye...Gitmeyin ormana,kıçınıza başınıza diken batacak,böcek yiyecek oranızı buranızı;efendime söyleyeyim bunun karı var kışı var,havalar soğuk,üşütürsünüz..Hele bir de gittiğiniz yer Belgrad Ormanı falansa sağlam dönemezsiniz mazallah...
Bir de antrikot,fırında antrikot,püreli antrikot vb kelimelerle aratanlar var,sağolun,sayenizde kendimi iyice aşçı gibi hissediyorum :)
---
Bir rüya daha
Ve dün geceden bir rüya...
Cem Yılmaz benim sınıf arkadaşımla çıkmış ayrılmış,kız perişan.Onu teselli ettim,sonra gittim Cem'e.Ee arkadaşımın eski sevgilisi,bir tanışıklık var tabii;elimi kolumu sallaya sallaya gidiyorum konuşmaya...Biraz konuşuyoruz ediyoruz,sonra bir bakıyorum...Amaneyy biz çıkıyoruz!
Rüya ilerliyor ilerliyor,en son bir bakıyorum evlenme teklifi ediyor!
Yaani,rüyamda Cem Yılmaz'la evlendiğimi gördüm!
Biri beni durdursun yahu,bu rüyalar nereye gidiyor böyle?
Soldan sağa:
Wolowitz,Sheldon,(koltuğun üstündeki)Leonard,Penny ve Raj
Bu yazının ilk bölümünü Pilli Cadı'ya ithaf ediyorum :D
Yine rüya gördüm!
Bu sefer The Big Bang Theory ekibinden Leonard (Johnny Galecki),Sheldon(Jim Parsons),Wolowitz(Simon Helberg) ve Raj(Kunal Nayyar)'ı...Ama özellikle Sheldon'ı uzun süre gördüm..En çok onu gördüm.Rüyanın detaylarını hatırlamıyorum ama..
Bu rüyayı görmüş olmamın nedeni sanırım dün gece yatmadan önce 5 saat kadar kesintisiz Big Bang Theory izlemiş olmam.
Rüyalarım rüya değil Ünlüler Çiftliği anasını satayım.Bu rüyada değil ama bazılarında bir de dil olayım vardır.İngilizcem iyidir mesela ama bazen öyle bir İngilizce konuşurum ki duysanız içime Shakespeare kaçmış zannedersiniz!Şimdi başlangıç düzeyinde İspanyolca biliyorum ama Ricky Martin'li rüyamda konuştuğum İspanyolca'nın yanında Enrique Iglesias halt etmiş!Öyle bir İspanyolca,şimdi biraz bildiğim konuşamam;kaldı ki o zaman hiç bilmiyordum.
--
Neyse bari yazı boşa gitmesin,Big Bang Theory'yi anlatayım.
Efem Big Bang Theory aslen CBS'te yayınlanan ama ülkemizde CNBC-e'de yayınlanan,yarım saatlik bir dizi.
Ev arkadaşı olan,IQsu acayip yüksek iki dahinin (Leonard ve Sheldon) karşı dairesine normal zekalı,güzel Penny (Kaley Cuoco)taşınır.Leonard Penny'ye ilk görüşte çarpılır fakat Penny'nin devamlı erkek arkadaşları olur.Raj ve Wolowitz ise Leonard ve Sheldon'un yakın arkadaşı olan diğer iki dahidir.Dördünün de IQsu oldukça yüksek olmakla beraber sosyal yetenekleri azdır hatta asosyallerdir diyebiliriz.Özellikle Sheldon.Raj ise kadınların yanında konuşamayacak kadar utangaçtır-gerçekten konuşamaz!Wolowitz ise çapkınlık yapmaya çalışır.Bir de bahsi geçmesi gereken Leslie Winkle (Sara Gilbert) vardır...Leslie de dahi ve diğer dördüyle aynı yerde çalışıyor.
Leslie Winkle:
Okuyunca ilginç gelmeyebilir ama gerçekten komik ve eğlenceli bir dizi,kahkahalarla güldüğüm oluyor..
Penny'nin bizim dahileri,özellikle Sheldon'ı anlama çabaları,Sheldon ve Leslie arasındaki laf düelloları ve Leslie'nin Sheldon'a soktuğu laflar,Wolowitz'in talihsiz çapkınlık çabaları,Raj'ın utangaçlığı,Leonard'ın Penny'ye olan hisleri,asosyallikleri...
Sizi bilmem ama ben çok seviyorum ve çok gülüyorum izlerken.
Berk sağolsun ilk sezonunu komple ve 2. sezonunun ilk 7 bölümünü getirmişti,dün işte onları izledim,ilk sezonun 13. bölümünden ikinci sezonun 6. bölümüne kadar geldim.
Dizinin internet sitesi için tıklayın.
Oyuncuların fotoğrafları için tıklayın.
(Yazıda kullandığım fotolar googledan alınmıştır.)
Yazıyı Big Bang Theory'nin sloganıyla noktalıyorum..
Smart is the new sexy!
Özer Atik'i tanımam Komedi Dükkanı ile oldu (çokk severim Komedi Dükkanı'nı..Hemen her izleyişimde gülme krizine girerim,yaşlar akar gözümden.Bodrum'da Antik Tiyatro'da izlediğimde kendime gelemedim resmen :D ).
Her neyse...Özer Atik,Komedi Dükkanı'nda piyano ve gitar çalan şahıs..Albümü çıktı ve şarkılarının 3 tanesini çok sevdim.Telefonuma attığım ve yolda falan dinlediğim şarkıların arasında işte,düşünün :)
Vurursan Yıkılmam
Korkuyorum sana söylemek istediklerimi söylemeye
Yüreğim vardı yanına ama dilim varmıyor.
Gözlerinin en içine bakıp da sana yar diyemedikten sonra
Dünya varmış, insanlar varmış,
Senle olmadıkça boş ver neyime gerek.
Zor yıllardan
Dar yollardan geçtim de geldim,
Durdum kapında.
Dokunsan ağlarım ama vurursan yıkılmam
Niye ben umutlarım,niye ben yarınlarım
Niye ben böyle sessiz kaldım.
Yeniden dünlerim, yeniden göz bebeğim
Niye ben böyle sensiz kaldım.
Yok Böyle Bir Şey
Kaç gündür uykusuz gözlerim
Geceleri uyumak yerine sana uyuyorum.
Kaç bahardır aşktan mahrum yüreğim,
Kendimi sevmek yerine seni seviyorum.
Çok değil inan senin için.
Başımdan ne rüzgarlar esti
Poyrazlara karayellere, kara yaslara durdum.
Ne sevdalar ömrümü tüketti,
Ne şarkılar ne masallar ne yalanlar duydum
Ben hep buydum böyleydim, bir tek sana yetemedim.
Yolunu kaybedip dünyaya düşmüş bir meleksin
Bana beni sevme diyorsun yok böyle bir şey
Vazgeçerim sanıyorsan kendini kandırıyorsun
Vazgeçilir mi senden yok böyle bir şey.
Nasıl olsun ?
Nasıl olsa geçer diyorsan,
Geçmez bir tanem vazgeçmez yüreğim,
Sen orda durdukça pes etmez yüreğim yar
Yok böyle bir şey.
Ver Elini İstanbul
Ver elini İstanbul gezelim senle şöyle bir
Anlatacaklarım var sana, kulelerine ve çınarlarına.
Bir kızı sevdim İstanbul ben ona o kırmızıya hayran,
Sen kazan ben kepçe dönüyorum,sokaklarında peşi sıra.
Yedi tepeli kadim dostum benim
Büyüksün bilirim,
Yap bir büyüklük düğümle şunun yollarını kapıma.
Bana inan İstanbul tükeniyorum inceden
Bilseydim aşk böyle bir şeymiş, seviyorum der miydim önceden
Bir sızı geçmiyor İstanbul bir de sözüm geçmiyor ona
Sözüm ona sevmeyecekmiş beni günlerdir her sözüm ona.
Yedi tepeli kadim dostum benim
Büyüksün bilirim,
Yap bir büyüklük düğümle şunun yollarını kapıma.
Düşün ki boğazına dizilmiş söylemeye yeltendiğin her söz
Mecalin yok, mecnunsun, yanıyorsun ilk defa
Düşüm orda İstanbul bir yerinde uyuyor
Yap bir büyüklük düğümle şunun yollarını kapıma
--
Vurursan Yıkılmam'ı dinlemek için tıklayın.
Yok Böyle Bir Şey'i dinlemek için tıklayın.
Ver Elini İstanbul'u dinlemek için tıklayın.
Rüyalarıma bir yenisi eklendi...
Nerden çıktıysa Cengiz Semercioğlu'nu gördüm yahu..Hadi tamam severim,yazılarını da okurum ama "rüyalarımın erkeği" değildir kendisi..
Neyse anlatayım hatırladığım kadarıyla.
Ben okuldaymışım.Bizim okulun üst katı böyle komple açıkmış hiç ara duvar yokmuş.Biz de orda oturuyormuşuz.
Bizim okulda (bak bu gerçek) kantin masaları yüksek ve oturduğumuz banklar da yüksek haliyle.Bar sandalyelerinin birleştirilmişi gibi diyeyim.Ben orda oturuyorum.Saatim kırılmış onu birleştiriyorum (gerçekten saatimin kayışı koptu 1 ay önce).Üstümde ne hikmetse siyah topuklu ayakkabı,siyah mini etek falan var.
Biri benim masama oturuyor,kafamı kaldırıp bakıyorum,Cengiz Semercioğlu!Konuşmaya başlıyoruz,gülüşüyoruz..Sonra ben kalkıyorum,gitmem lazım diyorum.
Duruyor.Beni şöyle bir süzüyor.
"Kaç yaşındasın" diyor.
"19" diyorum."Üstüme başıma bakma,bugün böyle giyindim" diyorum çünkü bir anda üstümdeki kıyafet değişmiş.Lise eteği falan olmuş.Özellikle giymişim meğer.
Böyle saçma bir rüya işte..Hayır olsun :D
Efem İntellekt bir yarışma programı.AzTV'de yayınlanıyor,Azeri yarışması yani.Normalde AzTV'ye uzun süre tahammül edemem,yani bayıyor ama İntellekt denk gelirsem izlediğim bir bilgi yarışması.
Canlı yayınlanıyor,çeşitli "mevzu"larda "sual"ler var ve her sualin dört "varyant"ı var.Yarışmacı önce bir mevzu seçiyor,mevzuyla ilgili sual geliyor,"hansı" varyant doğru geliyorsa onu seçiyor yarışmacı.
Mesela deminki yarışmacı İlk Defe mevzusunda gelen soru şu:
İlk olimpiya kedi harada açılıb?
a)İngiltere b)Kanada c)Yunanıstan d)ABŞ
"Tarix" mevzusunun sorusu:
Hitler hansı ölkenin işğalı planını Marqaret-1 adlandırmışdı?
a)Avsrtiya b)Macarıstan c)Polşa d)Fransa
Flora ve fauna mevzuu:
Hası quş geze bilmir?
a)Tetra quşu b)Kivi c)Kolibri d)Sığırçın
Abşeronun hansı qesebesinin flora ve faunası dünyanın bir çox faunasından qat-qat zengindir?
Bitti yarışma :D
Çok keyifli ya..İşin eğlencesi sorularının çoğu anlaşılıyor ve yanıtlarını bile doğru bilinebiliyor :D
Not:"E" harflerinin çoğu hani şu Azeri alfabesinde yer alan ters e şekli ama blog görmüyor maalesef o harfleri,o yüzden normal "e" yazmak zorunda kaldım.
Korku filmi nedir?İzlersin korkarsın,odana giderken ışıklar açık gidersin,filmden sahne gelir aklına brr dersin...
Geçenlerde I Know What You Did Last Summer (yaz yaz bitmiyor yahu)'ı izledim.Hani şu Jennifer Love Hewitt (Ghost Whisperer'ın Melinda'sı),Sarah Michelle Gellar (Buffy),Freddie Prinze Jr. lı korku filmi.Kancalı katilli.Benim sevdiğim tip korku filmlerinden.
Onu izledim,gittim yattım.Tam yattım,löök diye kara köpeğim üstüme atladı yatakta.Attığım çığlığı duymalıydınız :D
Bazı korku filmleri de klişedir :D Hadi bu klişeleri irdeleyelim.
Bir grup Cem Yılmaz'ın deyimiyle "enerjik genç" kampa gider.Bir kere niye kamp?Siz şehir çocuğusunuz,kıçınıza diken batacak,ateş yakabilecek misiniz orası meçhul,bunun börtüsü var böceği var,hadi iyice salaksınız harbi dağ başına gittiniz,kurdu var ayısı var.Bu gençlerin bir kısmına kampın yakınındaki nehrin dev timsahı musallat olur,bir kısmına sadist katil.Önce katile bakalım:
Şimdi bu grubun yapısını inceleyelim ilk başta.Grupta bir tane inek vardır,tercihen gözlüklüdür.Bu salak önce ölür.Halbuki onları kurtarabilecek tek insan budur.Bunların normalde kampla işi olmaz fakat
a)Ana-babasının "sosyal ol çocuum git kampa" baskısıyla,
b)Uzaktan platonik olduğu kızın kapma gitmesiyle,
c)Lan okul bitiyor ben bi halt olamadım,kampa gideyim çevre yapayım düşüncesiyle (bu epey nadir olur)
d)diğer düşüncelerle
kampa gider.
Bunun öldürülüşü de genelde b.k yoluna gitti tabir edilen durumdur.Genelde biyolojik inceleme yapmak için ormanın içine girince öldürülür.
Sportif genç/gençler:
Bunlar yakışıklıdır,geniş omuzludur,biri okulun rugby veya basketbol takımı kaptanıdır,diğerleri de okul takımında oynar.Yakışıklılıkları ölçüsünde genelde salaklardır,karı kız peşinde koşarlar.Genelde hatunla ormanın içinde sevişirken öldürülürler.
Bu grup gençler genelde zengindir.Bazı filmlerde bu genç akıllıdır ve filmin sonunda sağ kalır.
Kızlar:
Genç,güzel,genelde yarım akıllı,genel verici kızlardır.Kampa topuklu ayakkabı falan götürürler.Bunlar çeşitli zamanlarda ve mekanlarda öldürülürler.
Akıllılar:
Bunlar her kampta bir veya iki tanedir.Genelde sağ kalırlar ve çift olurlar (biri kız biri erkek olursa tabii).Oğlan yakışıklı veya en azından hoşçadır,kız da eh güzeldir işte.Bir şekilde yırtarlar.
Katil:
Şimdii..Katil dışardan biri olabilir ama dağın başında kurban beklemez genelde.Ya o yakınlarda oturan kaçık bir ihtiyardır (genç de olabilir ama kaçıktır),ya gruptan birine kin duyan ve fırsat kollayan biridir ya da bizzat gruptan biridir!
Ara sıra o gözlüklü inek katil çıkabilir.Bunun nedeni yıllarca ezilmesinin hırsı veya aşık olduğu kızın "hahayt sana mı kaldım ezik?Gel Michael partiye gidelim" veya "ahaha kız Jennifer duydun mu,benim kendisiyle çıkabileceğimi sanmış" şeklindeki red cümleleri olabilir.
Cinayet Aleti:
Bıçak olabileceği gibi ormanda kamp yapılmasından mütevellit balta gibi aletler de kullanılabilir.Zaman zaman boyun kırma veya elle ya da suda boğma da görülebilir.Kafaya taş gibi sivri bir cisimle vurmak da kullanılabilecek yöntemler arasındadır.Bunun dışındaki yöntemler genelde kullanılmaz.
Cinayet yeri:
İlk cinayet genelde kamptan ayrılan bir salağın öldürülmesiyle olur.Bu salağın cesedi kampın dışında kalır ve sevişmekten vakit bulan arkadaşlarının "hava karardı bu yok ortalarda,hay Allah,dur iki dakika sevişmeyelim de şunu bulalım" şeklinde düşünmesiyle bulunur.
Fekat zaman zaman kampın orta yerinde (genelde ateşin başında yalnız otururken) veya çadırın içinde de öldürülebilir.
Bu cinayetler sırasıda kampa egemen olan iki düşünce vardır:
Birincisi,aman psikopat katil gelmesin,hep beraber olalım,ayrılmayalım düşüncesidir.
İkincisi ise grup arkadaşlarından birinin katil olması korkusu ve arkadaşlardan şüphelenme durumudur.
Bu kamplarda "hepimizi öldürecek,sağ çıkamayacağız,nerden geldim bu lanet kampa" diye histeri krizi geçirek bir kız vardır.
Korku filmi klişeleri yazı dizimizde sıradaki yazımız canavarlı korku filmleri olacaktır.
Bu neymiş? Korku Filmi Klişeleri
Ay evet bugün benim doğumgünüm...Fotoğraftaki de benim,evet :)
Doğumgünlerimi severim ben.Normal bir insanın doğumgününü sevdiğinden daha fazla severim,nedendir bilmem.İşin aslına bakacak olursak benim hatırladığım bir gün bile değil ki..
Yaşamayı,hayatı seviyorum;sanırım doğumgünümü ondan seviyorum ben.Yani doğmuşum,dünyaya yumuk yumuk gözlerimi açmışım,burnum boksör burnu gibiymiş annem öyle der yamukmuş,simsiyah saçlarım varmış (sonra açılmış kahverengi olmuş.Şimdi de kızıl.Ama doğal! :P )..
Doğumum biraz da zor olmuş benim.Kordonum boynuma dolanmış,başka aksilikler de olmuş.Apar topar sezaryene almışlar annemi,onu kesip (çok canice oldu be) beni çıkartmışlar,sonra onunla ilgili aksilikler olmuş,onunla uğraşmışlar;babam bu arada doğumhanenin kapısında kafayı yemiş,kesin birine bir şey oldu söylemiyorlar diye...
Sonra annemle kan grubumuz uyuşmadığı için bir hafta hastanede yatıp iğne olmuşuz,kevgire çevirmişler el kadar sabiyi (beni beniiii).
Öyle işte yani..Biraz maceralı bir başlangıç olmuş hayata...Çocukluğumu az çok bilirsiniz eski yazılarımdan,bugün de buralardayım işte.Üniversite 3. sınıf öğrencisi olarak yoluma devam ediyorum.
Gelelim doğumgünü kutlamama.
Haftaiçine denk geldiği zaman,haftasonu kutlarım ben (çoğu insanın yaptığı gibi!).
Bu haftasonu da evde buluştuk kutlaştık (ne demekse),akabinde tepiştik gülüştük.
Önce Puck ve Selin geldi,sonra diğer arkadaşlar...İlk başta pasta kesildi,börek çörek yendi ve alkol alımı başladı :)
Arkasından Berk'in hediyesi olan twister çıktı piyasaya,twister oynadık yarım saat-45 dk kadar :) Koca kazıklar,sevgi yumakları olduk twisterda.Kol bacak karıştı birbirine.
Sooonraaa tabu oynadık :D
Şu tabu ne zevkli oyundur yahu!Hele güzel bir grupla (ki çok şükür tabu grubumuz oturdu artık iyice,her seferinde pek eğleniyoruz) acayip keyifli saatler geçirtiyor :)
Bitti miii,bitmediii!Tabudan sonra Selin'le karaoke yaptık :D Yetmedi,müzik çaldık dans ettik;o da kesmedi,koyduk cdyi göbek attık :D
Soonraaa sessiz sinema oynamaya başladık!Yeri geldi çok kolay anlattık yeri geldi kıvrandık ama keyifli zaman geçirdik.
Sonra gelenlerin bir kısmı gitti;biz 4 kız+annem=5 hatun pijama partisi yaptık :))
Çok keyifli,çok eğlenceli bir doğumgünüydü.Herkeşlere tekrar teşekkür ediyorum efem :)
Not:Ben de google analytics kervanına katıldım.Henüz yeni olduğu için çok anahtar kelimem yok ama olduğu kadarı da yeter :)
Blogum en çok Fatih Ürek aramalarıyla bulunmuş :D Ne kadar dikkat çeken bir insanmış;Fatih Ürek kimdir,Fatih Urek kimdir ve hatta Fatih Yürek kimdir diye aramışlar.
Gizem Usta diye arayanlar var,kendilerine teşekkür ederim..Beni siz yarattınız :)
İskoç bisküvisi ve fırında antrikotlu yemek tarifleri arayan arkadaşlar var.
Kiraz karides deyip beni bulan sanırım hayal kırıklığına uğramıştır :)
Hah...İşte anlamıı bir türlü çözemediğim sözcük öbeği:
"miniş günlük kaç para"
Bu ne demek ya?Günlük kaç para diye sorunca aklıma kötü şeyler geliyor gelmesine,miniş deyice daha da kötüleşiyor bu aklıma gelenler ama değildir öyle ya...Öyleyse bile niye benim blogum Tanrımm?Ben nasıl bulaştım bu işlere? :))
"to this moment to my dreams ne demek? "
İngilizce sözlük gibi blogum var :)
Arkadaşım bak canım..
This,bu demek.
Moment;dakika,an manasında
My,benim..
Dreams de rüyalar.
Bağlantıları sen kur,ben nerde geçtiğini bilmeden ne diyeyim ki güzel kardeşim? :D
(Tercüme hizmetleri için telefon numaramız:0900 356 (uupps yanlış numarayı veriyordum az kalsın!) )
Türk mutfandan görüntüle diyen mümtaz kişilik,görüntüledin mi bari?
"v.c andrews rain filmi türkçe"
Rain'in filmi mi varmış??
Dur bakayım ben buna,varsa izlerim valla,süper olur.Sağol canım.
Ama o filmi olan Çatı'ydı be güzelim.
Dün Arog'u izledik.Malum;Arif,Logar tarafından yontma taş devrine gönderiliyor zaman makinasıyla.
Şimdi de Kanal D'de Asterix var.
İkisi bir şekilde birleşti kafamda.Zaman makinam olsa hangi çağa giderdim diye düşündüm (evet,böyle lüzumsuz şeyler düşünürüm bazen).
İlk olarak Ramses döneminin Mısır'ına gitmek isterdim,saraya.
Mısır'ın tarihiyle de mitolojisiyle de küçüklüğümden beri ilgiliyim.Ramses'i de,nedendir bilinmez,çok severim.Kahire Müzesi'ni gezerken mumyasını da gördüm,tanışmış kadar oldum :)
Sonra yine Antik Mısır'a ama bu sefer Kleopatra dönemine gitmek isterdim.
Antik Roma'ya,Sezar dönemine gitmek isterdim,hatta Sezar'la tanışmak isterdim.Her ne kadar diktatör olsa da,tarihin o dönemine ait sevdiğim bir karakter.
Sonra birden çağ atlıyorum.Bu sefer Ortaçağ'da,Avrupa'dayım.
Ortaçağ Avrupası,en büyük ilgi alanlarımdan biri...Asilzadelerin ve halkın yaşamı,ülkelerin yönetimi ve ilişkileri,kraliyetler,dönemin kıyafetleri...İnanılmaz ilgimi çekiyor...
O yüzden Ortaçağ'da bir Avrupa sarayında olmak isterdim..
Sonra Schönbrunn veya Hofburg'ta,üstümde kocaman etekli,dar korseli görkemli bir elbise,elimde eldivenler;kocaman balo salonunda herkesle beraber vals yapmak isterdim...
Daha çok var böyle ziyaret etmek,bulunmak istediğim zamanlar...Şu anda hepsi aklıma gelmiyor :)
Şimdi çocukluğuma iniyoruz.
Daha önce söylediğim gibi Bodrumluyum,Bodrum'da büyüdüm.
Kurban bayramı süresince devamlı kavurma yapılır bizimkilerde.Sabah bile sofraya kavurma konur,yiyen olursa diye-ki yenilir.Ayıp olmasın diye alırdım birkaç lokma ama o lokmalar ağzımda büyürdü.Sanki diri diri yiyormuşum gibi gelirdi,ne bileyim,birkaç gün önce yolda giderken meeee meee derken gördüğüm hayvanları yiyordum,daha kesileli anca birkaç saat olmuşken.
Sonra babamlar da kabul etti benim kurban bayramında taze et yiyemediğimi..O zamandır (yaklaşık 10-11 yıldır) kurban bayramlarında benim için marketten ayrı alınır et veya kıyma.Ben zaten taze,dinlenmemiş etin tadını ayırabildiğim ve bizimkilere güvendiğim için sormasam da,onlar ben rahat edeyim diye yemeği yapmadan önce ambalajı gösterirler.
Yok yani,normalde son derece etobur,günde 3 öğün et yeme potansiyeline sahip olan,sakatat dışında etin her türlüsünü her şekilde yiyen,ve hatta az pişmiş et seven ben,kurban bayramında taze et yiyemiyorum!
Normalde hiç vejetaryen değilimdir,yakınından bile geçmem.Bir ay sebze yemeyeyim,"aa ben sebze yemiyorum" demem,aramam,özlemem.Çoğunu da sevmem zaten.Yahu misss gibi bonfile dururken karnıbaharı napayım ben?
Kurban Bayramının ibadet kısmının tartışmaya açık olmamasını bir yere kadar anlarım-dindir neticede.Hani inanmam ama inanana saygı duyarım.İbadet etmek için hayvan kesmek istiyorlarsa buyursunlar.O hayvanlar zaten kesilecek,yani ben hemen hiçbir üreticinin "Buna kıyamaam,kuzum beniim.Satmayalım bunu Düriye,büyütelim,bizim koyunumuz olsun" veya "beey,pek sevimli kerata.Hadi bunu kesme de koçumuz olsun" dediğini/diyeceğini sanmam.O koyun kesilecekse,kurban bayramında kesilip masaya kavurma olarak da gelir,tesislerde kesilip biftek olarak da.
Benim kızdığım şey,"aman yapayım da bitsin" zihniyeti.Yahu insanlar,din bu kadar göstermelik yaşanmaz ki!Sırf konu komşu birbirini dürte dürte "Murtaza bak Mükerrem Beyler koç kesiyorlar,aman da bu krize paraları var" desinler diye,veya ne bileyim misafirliğe gidince "Şükûfe Hanım biz bu sene koyun kesiyoruz,ee,siz kesiyor musunuz kurban?" demek için kurban kesilmez ki!
Bu zihniyetle kurban kesenden ne hayır beklersin!Hayvanı can çekiştire çekiştire öldüreni mi istersin,kurban yerine kendini kesen kasapçıkları mı?Sokak ortasında yere yatırıp kesenleri de verebiliriz size.Artık bir bayram klasiği olarak adlandırılacak olan İstanbul'un kan akan dereleri de mevcut.
Benim ailem benim gözümün önünde hiç hayvan kesmedi...Üstelik biz senede bir kere kurban kesilen bir yerde oturmuyorduk,kümesimiz vardı;kümesimizde tavuklarımız ve horozlarımız..Onlar bir kere bile kesilmedi,sofraya konan tavuklar bizim kümesimizden değildi.
Bizim köpeklerimiz kıymetliydi,hepsine mezar kazıldı,hepsi gömüldü.
Bizim tavşanlarımız ve hatta kuşlarımız da gömüldü.
Tolstoy'un dediği gibi...
"Hayvan öldürmeden,insan öldürmeye sadece bir adım vardır; dolayısıyla hayvana işkence etmekle, insana işkence etmek arası da sadece bir adımdır."
Ay ay çok sevindirik oldum ahali :))
Annem son birkaç haftadır evi döküp yerleştirme modunda.El atmadığı hiçbir yer kalmadığı gibi,beni de aynısı odamda yapmak için teşvik! ediyor.Bu teşvik!lerine artık direnemiyorum ve teslim olup,odamı "düzen" ve "toplu olma" denilen 2 düşmanın ellerine bırakacağım!Neymiş,kitaplığımın üstündeki tavana kadar çıkan kutuları yerleştirseymişim,gardrobumun yanında 2005ten beri ellemediğim kutularda ne varmış bilmiyormuşum...Yatağımın üstündeki kıyafetleri dayanamayıp kendisi topladı :D
Hayır,düzensizlik de bir düzendir,düsturunu kabul ettiremedim ki!
Neyse,konu bu değildi :)
Bu evi döküp yerleştirmelerin birinde -yanılmıyorsam yatağının altındaki bazayı boşaltmıştı- ilkokul önlüğümü bulmuş.
Bizim önlükler ekoseli jile olarak tabir edilen önlüklerdendi."Ver bakayım" dedim aldım elinden.Giydim!Amanin!Üniversite 3. sınıf öğrencisi olan ben,ilkokul 5. sınıf önlüğümün içine girdim!Düğmeleri bile kapandı!!
Ay bi' mutlu oldum bi' mutlu oldum ki sormayın!
Tabii boyumun artık 1,72 olduğunu göz önüne alırsak,önlüğün boyunun nerelere çıktığını tahmin edebiliriz:)
Ama yine de ilkokul önlüğüme bu koca kazık halimle sığabilmem beni mutlu ettii :)
Puck mimlemiş,beni mutlu eden şeyleri yazacağım..Hazır mıyız? :)
-Köpeklerim.
2 tane danam var benim...Onlar en büyük mutluluk kaynaklarım diyebilirim...Evdeki şebeklikleri,sevgileri,dostlukları...
Ayrıca,bu yazdığım saçma gelebilir size ama hayvan sahipleri beni anlayacaktır...Ufaklığımızın kalça problemi var ve operasyon geçirdi.Operasyon öncesinde 15 dakikalık yürüyüş yüzünden bile ağrısı olurdu...Şimdi hemen hemen normal bir köpek gibi davranabilmesi beni o kadar mutlu ediyor ki!Onun top peşinde koşturması inanın çok mutluluk verici.
-Hediyeler...Hediye vermeyi severim,karşımdakinin mutluluğunu görmek mutlu eder beni..Hediye almayı da severim ama önemli olan,tabii ki,maddi boyutu değil."Geçiyordum,aklıma sen geldin aldım" diyerek getirilmiş bir buzdolabı süsü,ne bileyim,"bak ne buldum" diye alınmış bir kupa...Nedensiz hediyeler daha mutlu eder beni,belirli günler dışında,öylesine,içten gelerek alınmış bir şey...Alınması da şart değil,"bu fotoğrafı senin için çektim" diyerek gönderilmiş bir fotoğraf bile çok güzel bir hediyedir :)
-Dışarda yağmur yağarken,camın önünde bir koltuğa gömülmek;üstüme battaniye almak,elimde sıcak çikolatam,kucağımda kitabımı okumak...
Veya yağmur altında yürümek,kulağımda kulaklıklarla...Bazen şemsiyeyle,bazen şemsiyesiz.
Hatta ayağımda çizme varken su birikintilerindeki suları ayağımla sıçratmak.
-Arkadaşlarımla olmak...Bazen hep beraber eğlenmek,bazen sadece oturmak.
-Mutfağa girmek...Uğraşılar sonucunda ortaya lezzetli bir şey çıkarmak..Tarife bağlı kalmadan,kendi uydurduğum yemeklerin beğenilmesi...
-Şiir yazmak...Yazdığım şiirlerin güzel bulunması,bir şeyler yaratmak.(Bir ara eklerim şiirlerimi buraya)
-Spor yapmak :) Pek öyle sportif bir bünye değilimdir!Spor anlayışım genelde tvden izlemekten ileri gitmez ama sevdiğim belli başlı sporlar vardır.
Misal,6 yaşımdan beri at biniyorum.
Bir ara yüzme alanında lisans alacaktım.
Buz pateni yapmıştım bir süre.
İşte bunları yapmak mutlu eder.
-Sezon finaliden sonra aylarca beklediğim dizilerin yeniden başlaması :) Bu bile beni mutlu eder.Meselaaa,One Tree Hill cuma günü başlıyor :))
-Bir şeyler organize etmekten mutlu olurum.Basit bir buluşma veya piknik...Hem organizasyonu yapmak,hem katılanların mutlu olduğunu görmek mutlu eder.
-Diğer hayvanlarla ilgilenmek mutlu eder.Yolda görüp sevdiğim bir köpeğin bana yılışması mutlu eder,kendi kendilerine oynayan kedileri izleyip kahkaha atabilirim..
-Su savaşı yapmak :)
Bu şişeler aracılığıyla olabileceği gibi,yazlıkta kuzenlerimle veya Bodrum'da Puck'la yaptığımız gibi hortumlarla da olabilir.
Şimdilik aklıma gelenler bunlar.
Ben de Cadı'yı mimliyorum :)
Cadıcım mimlemiş beni.
En yakınımdaki kitabın 56. sayfasındaki 5. cümleyi yazacağım :)
En yakınımdaki kitap V.C.Andrews'un Gökkuşağı kitabı.(Çok severim V.C.Andrews'u)
Hemen yazıyorum cümleyi:
"Haydi" dedi Chase pantolonunu,gömleğini ve ayakkabısını çıkartıp.
(Fesatlık yapmayın :) Göle yüzmeye gidiyorlar.)
Ben deee...Hmm..
Böcek'i ve Puck'ı mimliyorum.
(Puckım hayatım,senin mutluluk mimini hala yazıyorum.Bundan sonra onu yazacağım söz :) )
Rüyalar Gerçek Olsa...
Eveeet,bugünkü konumuz rüyalar-rüyalarım...
Benim rüyalarım meşhurdur,çünkü komiklerdir..Hele ünlüleri gördüğüm rüyalarım :)
Şimdi efsane olanları anlatacağım,siz de gülün :)
Not:Acaba rüya anlatımından blog kapatılır mı? :P
-Teoman
Hani şu kimin karısı olmak isterdim konulu yazımda bahsettiğim Teoman..
Kendisini rüyalarımda birçok kez görmüşlüğüm vardır...Kimi zaman masumane bir şekilde konuştuk,bazen de... hatta bir keresinde çocuğumuz oldu..(Ay burda utanma smileysi de yok ki)
1)Karşı apartmanda oturuyordu,aramızda duygusal bir şeyler yaşanmış ama bitmişti,lakin kızımız vardı,Ada.Daha sonra barıştık ve mutlu bir aile olduk.
2)Doğumgünüm...Doğumgünüm için bara gitmişiz birkaç arkadaşla.Bir bakıyorum,iki-üç masa ilerde Teoman var.Ana diyorum,gidiyorum "ya ben seni çok severim" falan diyorum.Şöyle bir süzüyor beni ki üstümde mismini etek,çizme falan var...Gel dans edelim diyor.İkiletir miyim yahu?!Bırak rüyayı,şimdi salona girse dans ederim.Neyse...Dans ederken bizim masaya bakıyor,"sevgilin orda mı" diyor.Sevgilim yok diyorum (kralını tanımam satarım :D Ki hakikaten sevgilim yok).Hmm diyor,eğiliyor öpüyor.Anaam..Puck'ın mutluluk mim'ine bunu da yazam ben :))
3)Okul çıkışı beni almaya gelmişti canım benim :)) Yorulmuş oralara kadar,kıyamaaam :D
-James Marsters (Spike)
Gerek yok anlatmaya...Sadece rüyanın ortasında,eve yeni alınan koltukları getiren adamların odamın kapısını çaat diye açmasından mütevellit "basıldıkk" diye uyandığımı yazayım yeter :))
-Prens William
Ayy kuzuum...
Olay şöyle gelişti.
İngiltere Prensi William,beni ailemden istemeye geldi...Onun ailesi (Charles yoktu..pöh) benimkilerle konuşurken,biz de gayet romantik biçimde göl kenarında (bizim evin kenarında bi' de göl varmış!) yürüyüş yapıyorduk.
Teey tey..beni kimler istedi de ben vermedim,aman,varmadım ayol.
-Beckham
Yok bu valla masumdu...Havaalanında kahve içtik sadece.Victoria cadısı da yoktu.Hıh
-Ricky Martin
İşte rüyalarımda ne aradığını çözemediğim şahıs!
Hayır hayranı falan olsam eyvallah da,adamın 3-5 şarkısını biliyorsam biliyorum;onlar da işte un dos tres bilmemne Maria (bir de İspanyolca biliyorum/öğreniyorum.Rezilim),Livin' la vida loca falan...Ne işin var senin benim rüyamda Rickycim Martincim?Sen git Teo gelsin.
Hayır bir şey de olmadı yani..Alışveriş merkezinde gezdik beraber o kadar.
Daha var ama aklıma gelmiyor yaa..Üff :))
Kocamıııın :D
Bu iğğrenç espriden sonra muhtemel koca adaylarımı yazıyorum.Bu adaylardan bana ulaşmak isteyenler ikametgah,savcılıktan temiz kağıdı,sağlık raporu,3 vesikalık fotoğraf ve bir mayolu boy fotoğrafı ile başvuru yapabilir.
Başvurulardan sonra iki aşamalı sözlü mülakat ve yetenek sınavı (sanat veya spor alanında) yapılacaktır.
TEOMAN
Ayh evet ya.Valla.Şarkıcı Teoman iyi olurdu.Onun için evraklara gerek yok,gelsin yeter...Ne olursan ol yine bana gel adamım.
Kendisini çok severim.Bilumum içki,sigara,karı-kız durumuna itinayla bahane bulurum.Köpek sevgisini takdir ederim (ki köpeğiyle tanışmışlığım vardır.Kendisiyle tanışmak da kısmet olur inşallaahh).12 kez konserine gitmişimdir.
JAMES MARSTERS
Vampirim ol ısır beni anam!
Kendisini en iyi Buffy'deki Spike rolüyle tanırız/tanırsınız/tanırlar..Platin sarısı saçları,çökük avurtlarıyla vampirleri sevdiren kişiliktir.Aramızda yaş farkı vardır,mühim değildir.Zat-ı alilerinin de köpeği vardır.
Ek olarak Ghost of the Robot grubunun üyesi olarak müzik yapmıştır.
EVGENİ PLUSHENKO
Plushenko Rus bir buz patencisidir.Kendisi benim seneler önce izlediğim ve hayran olduğum,bana buz patenini sevdiren kişidir.Duydum ki evlenmiş!Ey Plushenko,sözüm sana.O Rus hatunları seni mutlu edemez koçum,gel halis muhlis Türk kızı bul!
Ayrıca Plushenko "yakışıklı değil ama karizmatik" tiplemesine uygundur.
(Not:Aynı zamanda bu sene Dima Bilan Eurovision'da şarkı söylerken arkada minik bir pistte paten kaymıştır.
Ayrıca Sex Bomb performansını bulur bulmaz ekleyeceğim.)
ZACHARY QUINT
Namı diğer Sylar...Abi bir adam bu kadar hoş olur mu yahuu?Kötü mötü,beni ilgilendirmez,ben Zachary'yi istiyorum arkadaşım!
JAMES LAFFERTY
One Tree Hill'in Nathan'ı...Çok şiriin,kuzum beniiim :)
DAĞHAN KÜLEGEÇ
Kavak Yelleri'nin yamuk ağızlısı :) Dövmeli kollarını özellikle takdir ediyorum :)
ADAM LEVINE
Maroon 5'ın solisti :)
Az buçuk kıl kuyruk olabilir tamam,ama sonuçta sevdiğim bir adamdır.Bul beni Adam :))
Adam,adamım...
~Ara değerlendirme~
Şuraya kadar listeye bir baktım da,Plushenko hariç hepsi "kötü çocuk" :)
Valla ara değerlendirme dedim de şu an aklıma başka gelen yok :)Tam 7 kişi olmuş.7 kocalı Hürmüz oldum ben yani :)
Aaa..
Eric Bana
Bana bana bana!Tamamı bana!
Truva'nın Hector'u,Boleyn Kızı'nın Henry'si...Yağuşuklu delüğuanlı...Uşş terledim ha!
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa