Hillary Duff'ın söylediği bir şarkı.
Raise Your Voice filminde söylemişti.
"Terri Fletcher (Hilarry Duff) küçük bir kasabada bir gün şarkıcı olma düşüyle yaşayan genç ve güzel bir kızdır. Erkek kardeşini bir araba kazasında kaybeder ve bir yol ayrımına gelir. Ya ailesiyle birlikte bu küçük kasabada kalacaktır ya da yaz tatilini Los Angeles’ta bir sanat okuluna katılarak geçirecektir.
Düşlerinin peşinden gitmeye karar verir ve önünde açılan bu yepyeni dünyaya doğru cesaretle bir adım atar."
Bu tür film sevenlere tavsiye ediir,güzel bir film.
Şimdi sözleri:
Found myself today
Oh I found myself and ran away
Something pulled me back
The voice of reason I forgot I had
All I know is you're not here to say
What you always used to say
But it's written in the sky tonight
So I won't give up
No I won't break down
Sooner than it seems life turns around
And I will be strong
Even if it all goes wrong
When I'm standing in the dark I'll still believe
Someone's watching over me
Seen that ray of light
And it's shining on my destiny
Shining all the time
And I wont be afraid
To follow everywhere it's taking me
All I know is yesterday is gone
And right now I belong
To this moment to my dreams
So I won't give up
No I won't break down
Sooner than it seems life turns around
And I will be strong
Even if it all goes wrong
When I'm standing in the dark I'll still believe
Someone's watching over me
It doesn't matter what people say
And it doesn't matter how long it takes
Believe in yourself and you'll fly high
And it only matters how true you are
Be true to yourself and follow your heart
So I won't give up
No I won't break down
Sooner than it seems life turns around
And I will be strong
Even if it all goes wrong
When I'm standing in the dark I'll still believe
That I won't give up
No I won't break down
Sooner than it seems life turns around
And I will be strong
Even when it all goes wrong
When I'm standing in the dark I'll still believe
That someone's watching over
Someone's watching over
Someone's watching over me
Someone's watching over me
Nakaratını çeviriyorum:
Pes etmeyeceğim
Hayır yıkılmayacağım
Göründüğünden daha çabuk hayat döner (altüst olur)
Ve güçlü olacağım
Her şey yanlış gitse bile
Karanlıkta dururken bile inanacağım
Biri beni izliyor
Okuduğum bir kitapta (Belgarath the Sorcerer/David Eddings) hoşuma giden bir yer oldu,alıntılamak istiyorum:
"Regilious fanatics are so unimaginative.There's no rational explanation for their beliefs,so they're free to speak without benefit or logic,untroubled by petty concerns such as truth or even plausibility."
Günlük selam.
Derin mevzulardan bahsedeceğiz bugün.
Konumuz kültür asilimasyonu.Geçen gün annemle film izliyorduk (27 Dresses-Benimle Evlenir Misin?Romantik komedi,güzeldi).Filmde figüran diyebileceğim bir rolde oynayan kız tanıdık geldi.Kimdi bu derken buldum,bilmemne filminde esas kızın çatlak ev arkadaşı.Sonra kendime şaşırdım,nasıl hatırladım bu detayı diye.O gece konu dizilerden açıldı (Cnbc-e dizileri),kendimi dizilerdeki karakterlerim hemen hepsinin ve oyuncuların çoğunun adlarını sayarken-sayabilirken buldum!
e2yi duymuşsunuzdur.CNBC-e'nin kanalı,talkshow ve dizilerin tekrarlarını-birkaç yeni diziyi yayınlıyor.Onu izlerken programlara baktım,Martha Stewart,Rachel Ray,Ellen DeGeneres,Jon Stewart,Conan O'Brien...Amerikan showlarını yayınlıyor tamamen ve işin daha ilginci,özellikle Ellen DeGeneres'te,etrafımdakiler gülmezken ben o esprilere gülüyorum!
CNBC-e'deki dizilerin (sanırım sadece Coupling hariç)hepsi Amerikan dizisi...Ve benim için şu an New York veya Miami ya da Las Vegas komşu kapısı,eminim o şehirlerin görüntülerini,misal,Sinop görüntülerinden daha çok görmüşümdür!Kütahya'nın plakasını bilmezken ABD eyaletlerinin-şehirlerinin kısaltmalarını biliyorum...
Amerikan yapımlarının bombardımanı altındayız ve ben halimden çok memnunum!Çünkü benim izlemeye değer bulduğum Türk dizisi sayılı,3 tane...Elveda Rumeli (annemin göçmen kökeninden dolayı annem alıştırdı),Avrupa Yakası ve Kavak Yelleri (ki o da Dawson's Creek'ten esinlenerek yapılan bir dizi!)...Ağalı paşalı,efendime söyleyeyim silahlı adamlarla dolu,halka bir şey dayatmaya çalışan,yapmacık dizileri sevmiyorum!
Yok bunların hepsi Amerika'nın oyunu klişesine girmeyeceğim.Ben sadece neden ben ve benim gibi insanlar hemen hemen sadece Amerikan dizileri izliyoruz konusunu düşündüm...
Türk dizilerinde ben samimiyet hissetmiyorum.En basit örneği nedir,cinsellik yok!Yani aman o onunla yatsın,bu bununla sabahlasın,şu lezbiyen olsun gibi bir isteğim/beklentim yok tabii ama bizim dizilerimizin tamamen yoksaydığı da bir gerçek!Çok mutlu bir çift hiç mi öpüşmez?Örnek anne baba hiç mi evde yalnız kalmak istemez?Bu bana samimi gelmiyor.Bütün o aşkım hayatım cicim muhabbetine,fettan kadınlara,modern Nuri Alço'lara,kötü niyetlere rağmen eskaza bir-iki dizide öpüşme sahnesi varsa vardır.Ki onlar da zaten olay olmuştur,"bilmemkimin sevgilisi öpüşmesine ne diyooor?" başlıklı magazin programlarının haftalık,hatta aylık konusu çıkmıştır,"siz olsanız ne derdiniz?" sorulu anketler yayındadır vs.Kazara bir sevişme sahnesi olacaksa (ki olmaz olamaz) öpüşme veya fingirdeşmeyle başlar,görüntü bulanıklaşır ve başka sahneye geçer,veya o günün sabahına uyanırız hep beraber...Bu tip görüntüler genelde ya ilişkinin ciddiyetini belirtmek için kullanılır ya da dizide bir kadının hamileliğini kullanacakları için.
Diziler toplumun kültürel değerlerinde sapmalara neden olurmuş,efendim yozlaştırırmış.Evet,buna katılmamak mümkün değil fakat ben bir dizide sevişme sahnesi olsa ertesi gün ülke kızlarının topluca faaliyete girişeceğini sanmam!Kaldı ki bunun bin beteri her gün televolelerde,magazinlerde.Üstelik gerçek insanların gerçek hayatında yaptığı şeyler.Ünlü manken sevgilisini aldattı mıı,azz sonra!Seksi şarkıcı yeni sevgilisinden ayrıldıktan sonra eski sevgiliyse yakalandı,flaş flaş!Güzel manken arkadaşının ex aşkıyla mı beraber?!
Bir de insanlar bizim severek izlediğimiz Amerikan dizilerini eleştirirler...Çok fazla seks,çok fazla içki uyuşturucu varmış.Evet var.Kimin eli kimin cebinde belli değil,o onunla yatıyor bu bununla beraber.Ama bunlar bizim gerçek hayatımıza da giriyor ünlülerimizle!
Şu My Name Is Earl'ün Türk versiyonuyla ilgili konuşuyorduk geçen gün,diğer diziler çekilse nolur dedik.Örnek olarak One Tree Hill dedik...2 esas kız 1 esas oğlanımız,1 yan esas kız 1 yan esas oğlanımız var.Esas oğlanlar kardeş.2 esas kız birbirinin en yakın arkadaşı ve oğlanlardan biriyle ikisi de sırayla sevgili oluyor,üstelik daha birbirlerinin sevgilisiyken arada öpüşmeler oluyor ve bunlar lise öğrencisi!Yan esas kızımız,yan esas oğlumuzla evli ve esas kızların biri bu oğlanın eski sevgilisi,kızın yakın arkadaşı!Gördüğümüz gibi gayet girift bir ilişki ağı ki OC'yle kıyaslarsak masum kalır.
Şimdi biz bunu zaten görmüyor muyuz?Yani ünlü mankenlerimiz birbirinin eski sevgilisiyle çıkmıyor mu?Kalkıp bu diziyi eleştirmek bu gerçeği değiştirmiyor.
Veya benim de sıkça imzamda kullandığım sözün sahibi olan dizi Gossip Girl.Karakterler lise öğrencisi ama alkol gırla gidiyor.Peki bizim yerli dizilerimizde karakterlerimizin elinden viski şişesi düşüyor mu?
Yani aslında yazacak daha çok şey var aklımda ama hep aynı noktaya çıkıyor.
Genel olarak,CNBC-e ve e2'de Amerikan dizilerinin,talk showlarının yayınlanmasına ben mutluyum,severek izliyorum.Şu anda veya 3-5 senelik bir geçmişte ABDde yayınlanan dizilerin bir kısmının sıkı takipçisiyim,bir kısmını ismen ve konu olarak biliyorum,bir kısmını sadece ismen.
Bu kültür yozlaşmasıysa,evet ben yozlaşıyorum.Onu bunu vuran/vurduran adamları,toplumda bağlanılması istenen değerleri dikte ettiren diyalogları,yapay ilişkileri,örnek teşkil etsin diye yaratılan karakterleri sevmiyorum!Ben iyi ama hata yapan,yanlış örnek olan,içen,doğal görünen dizileri tercih ediyorum!Amerikan esprilerine gülüyorum,hele The Big Bang Theory (salı CNBC-e'de) izlerken kahkahalarla gülüyorum.OTH izlerken ağlıyorum,Las Vegas izlerken heyecanlanıyorum,Dexter izlerken katil oluyorum Heroes izlerken kahraman,Buffy izlerken vampirlerle buluşuyorum Without A Trace izlerken ipucu topluyorum,Ghost Whisperer'la ruhları anlıyorum,My Name is Earl'le karma felsefesini görüyorum.Ben halimden mutluyum!
Demin yemek yaptım,beğendim,tarif vereyim istedim.
Bilenler bilecektir,yemek yapmayı severim.Bazen tariflere bağlı yaparım ama bazen o an ne tatmak istiyorsam,uyumlu olacak şekilde tabii,koyar kafamdan bir tarif yaparım.
Aşağıdaki de bunlardan biri.Mutfağa girdim,ne yapayım dedim..Hmm şunu koyayım bunu böyle yapayım dedim,yaptım,yedim,beğendim.Yapanlar mutlaka vardır hatta belki adı da vardır lakin bilemiyorum.İşte tarifim:
Malzemeler:
Tavuk göğsü (kaç kişilik istiyorsanız o kadar)
Mantar
Domates
Kaşar
Kekik,nane ve istediğiniz baharatlar
Yağ
Bu kadar...Önce yağı koyup mantarı yağda kavurdum,üstüne blenderdan geçirdiğim domatesi ekleyip domates çiğliğini kaybedene kadar karıştırdım.Kekik ve naneyi de ekledim,istediğiniz baharat varsa ekleyebilirsiniz.Ben kekiği çok severim ve mümkün olan her yemeğe eklerim.
Daha sonra bir tavaya yağ koyup tavuğu kızarttım.Tavuk kızardıktan sonra hazırladığım domatesli mantarlı sosa koyup beraber karıştırdım ve iyice ısınmasını sağladım.Önceden rendelediğim kaşarı tavukların üstüne serptim ve erimesi için tavuklardan arta kalan yerdeki sosu kaşıkla kaşarın üstüne döktüm böylece karışmadan erimesini sağladım.
Sonra tabağa aldım ve yedim.
Afiyet olsun :)
Bu neymiş? Mutfak
Sürprizim başarıyla sonuçlandı...
Annem önce fark etmedi,sonra "aa aldın mıı" dedi :) Sonraki cümlesi "ay bunları biz mi büyüteceğiz şimdii" oldu (sevimli bir ses tonuyla okuyunuz).Velhasıl hoşuna gitti miniş japonlarımız.
Seyretmek çok keyifli.Daha önce 150 ltlik akvaryumda eşek kadar 9 tane japonumuz vardı,şimdi bu ufaklıklar geldi.Görsel olarak seviyorum kerataları :) Alıştılar gibi bana,bugün derece aldım.Yerleştirmek için elimi soktum,hemen geldiler avucumun içine girdiler,didikleriler elimi :)
Büyük japonlarımdan biri akvaryumun yanına her gidişimde suyun üstüne çıkardı kendini sevdirmek için.Bunları da alıştıracağım o şekilde.
Canlı doğuran akvaryumunu dağıtıp onu japon akvaryumu yapmayı düşünüyorum.
Bu arada fotoğraf makinam bugün geliyor,bitmiş tamiri.Çookkk şükür...
You know you love me ;)
Ay evet günlük bitmedi sürpriz başlıklı yazılarım :)
Demin balıkları aldım geldim.3 tane minik japon,biri teleskop,diğer ikisi tül kuyruk.Siyah,turuncu ve turuncu-beyaz.
Fotoğraflarını eklerim demek isterdim ama ekleyemem :(((( Fotoğrf makinam tamirde ve ben bu yüzden çok sıkıntılıyım.Benim gibi devamlı fotoğraf çeken biri için çok zor.Elimin doğal bir uzantısı olmuş neredeyse,eksikliğini çok hissediyorum.Off of...
Neyse..
Balıklarım şimdi suya alışma aşamasında,birazdan akvaryuma bırakacağım.
Önemli not:Japon balıklarını canlı doğuran tankına atmayınız...Lepistesler japonların kuyruğunu tırtıklayabilir.
Bu bağlamda japonlarımın akvaryumu ayrı.
Bugün annemle beraber danaları alıp gezmeye çıktık.Garajdaki koşturmaya,top oynamaya ve lazer kovalamaya ek olarak,küçük parkçığımıza gittik,mahallede tur attık,yürüdük geldik.Şimdi ikisi de yataklarında yorgun yatıyorlar.
Lex doğduğundan beri hemen hergün garaja iniyor ve garajdaki kütük hep orda.Hatunun bugün onu kemiresi ve kazası tuttu.Bir yandan kırt kırt kemiriyor,duruyor,etrafındaki toprakları kazmaya başlıyor.İlginç köpek vesselam.
Bakınız bugünden bir adet Lex fotoğrafı
Günlük,
Sürprizin ikinci aşamasına geçtim.Balıkları yarın alacağım için,bugün kaplara su koydum,yarına kadar dinlensin,üstünü de içme suyuyla tamamlayacağım.Tabii annem evdeyken su doldurmak ve dinlendirmek dikkat çekecek,bu yüzden annem küçük balkonun kapısını süngerlerken,mutfakta şişelere suyu doldurdum.Elimde şişeler,bir yandan onu kesip bir yandan odama sızdım,şişeleri ve sürahiyi yatağımla duvar arasına koydum.Yakın zamanda oraya bakmak aklına gelmez,bakması için neden de yok.
Yarın önce akvaryumu dolduracağım sonra gidip balıkları alacağım.
Eve geldiğinde "sürpriiiz" nidalarıyla karşılayacağım kendisini :)
To be continued...
Günlük selam :)
Anneme sürpriz yapacağım.Berk'in getirdiği akvaryum sayesinde şu an boşta duran akvaryuma 3 tane japon balığı koyacağım.
Sürpriz bu değil,bundan haberi var.Eve,balık bile olsa,herhangi bir canlıyı ondan habersiz almam.
Sürpriz,balıkları pazartesi,o evde yokken alıp,akvaryumu kuracak olmam.Böylece eve geldiğinde karşısında hazır bir akvaryum bulacak :)
Annem japonları sever,bakımları da bana ait olacağı için bir şey demiyor hatta "al iyi olur" diyor :)
Evin aşağısındaki petshopla konuştum,küçük boy japonları varmış,pazartesi gidip alacağım.
Ayrıca canlı doğuran akvaryumum için amano ve kiraz karidesi almayı düşünüyorum.Bakalım.
Kiraz karidesi :)
Yavruluktaki yavruları birleştirdim,artık endlerlar ve lepistesler beraber.Lepistes yavrularının bazıları endlerların boyuna geldi :D
Bu gece anneannemlerde balık yiyecekmişiz...Ben şimdi akvaryumdaki balıklarımın yüzüne nasıl bakacağım :D
Günlüküm,
Bugün yavruluk almaya çıktım.Petshopa gittim,yavruluk aldım.Yavru tankında endler gördüm.Fiyatını sordum,satmıyoruz dedi petshop sahibi.Tamam dedim,ama sana yavru verebilirim dedi.Onlar ne kadar dedim,para almam dedi.Sağolsun bana 5 tane endler yavrusu verdi...Teşekkür ederim tekrar.
Şuanda 10 lepistes 5 endler yavrum var yavrulukta.Endlerlar daha büyük olduğu için ayırmıştım ama iki afacan lepistes yavrularının arasına karışmış :D Ayırmadım,arada kalkıp sayıyorum lepistesleri,şimdilik bir zayiat yok,eğer kesinlikle yemeyeceklerine kanaat getirirsem birleştireceğim...Beraber büyüsün veletler :D
Fotoğraf makinam serviste :(
Sevgili Günlüküm,
Yaklaşık 1 haftadır akvaryum kurmayı düşünüyorum.Rahmetli su kaplumbağam Efeciğimden yadigar miniş akvaryuma alacaktım balıkları.
Bütün bu süre içersinde Berk'in başının etini yedim,canlı doğuran mı alsam japon mu diye.Sanırım biraz delirdi çünkü dün elinde akvaryum içinde balık çıkageldi :D Sağolsun 17,5 ltlik bir akvaryum,içine lepistes,vatoz,çöpçü,kılıçkuyruk,efedime söyleyeyim dalmaçyalı,silver moli,tricolor moli almış...Karma canlı doğuran yani.
Ben de bugün Eminönü'nden hamile bir lepistes aldım.Eve gelene kadar poşette doğuruvermiş...Yavruluk falan da yok :S Pet şişeden yavruluk yaptım,şimdi öyle idare ediyorlar,yarın yavruluk alacağım bir tane.Resmen "çarşıdan aldım bir tane,eve geldim bin tane" durumu oldu,10-15 yavru var şu anda :)
Balıklarımın bazılarına isim verdim.Bu bağlamdaa,
Tricolor molimin adı,Itır'ın isteği üzerine,Pırasa.
Erkek lepistesimin adı Henry,doğuran dişinin adı Katherine,öbür dişinin adı Anne Boleyn.
Dalmaçyalılarımın cinsiyetinden emin değilim.Bu nedenle biri Fatih Ürek,öbürü Kuşum Aydın.
Silver molilerimden erkeğin adı Lucas,iri ve güzel dişinin adı Brooke,küçük çirkin dişinin adı Peyton (Evet OTH izliyorum ve Brucasçıyım :)) )
Şimdilik bu kadar.Vatozumun,çöpçümün,kılıçların adı yok henüz :D
Ne yazsam ne yazsam derken sevdiğim şeylerden bahsedeyim dedim,neden olmasın?
Kitaplar mesela...Kitap okumayı çok severim,daha okuma bilmiyorken bile annemlere okuturmuşum...Kitabın kalınlığı problem değildir hatta kalın kitap daha bile makbuldür,700-800 sayfalık kitap eğer çok sarmışsa sabahlayıp bitiririm.Aynı kitabı pek çok defa okuyabilirim...
Bu bağlamda en sevdiğim kitaplar ve yazarlar konusuna girersek Belgariad ve Malloryon derim herhalde ilk olarak...David Eddings'in yazdığı fantastik bir dizi,5er kitaptan toplam 10 kitap ediyor.Türkçe yayınlanmayan The Rivan Codex,Belgarath The Sorcerrer,Polgara The Sorcerress kitaplarıyla 13ü buluyor.Bu üçünü yurtdışından getirttim ve İngilizce okudum/okuyorum.O kadar çok okudum ki kitapları,artık günlük hayatta bile aklıma kitaptan cümleler ve alıntılar geliyor...
Sonra Agatha Christie derim herhalde...Kitaplıkta 50 kadar kitabı var,severek okuruz kendisini..Miss Marple'dan ziyade Hercule Poirot'yu severim,onun o yumurta kafasını,pos bıyıklarını,rugan ayakkabılarını...Küçük gri hücrelerini,"düşün Hastings" demelerini :)
Shakespeare...Hamlet,Kral Lear,Macbeth,Othello...Hakkında yazmaya gerek yok,ortada zaten her şey...
V.C.Andrews'u yazmazsam olmaz...Dollanganger Ailesi (Çatı-Çatıdaki Rüzgar-Gazap Tohumları-Çatıdaki Dikenler),Hudson Serisi (Rain-Şimşek-Fırtına-Gökkuşağı),Yıldızlar Geçidi (Cinnamon-Ice-Rose-Honey-Yıldız Yağmuru),Yetimler (Kimsesiz Kelebekler ve Yetimler (bir kitap eksik) bitirdiğim serileri.De Beers serisine başladım,serinin ilk kitabı Salkım Söğüt'ü okudum.Bazı insanlara çok karamsar ve boğucu gelse de ben V.C.Andrews'un tarzını severim,çok akıcı gelir...Sevdiğim zaten 15 kitabını okumamdan bellidir sanırım :D
Christian Jacq ve Ramses serisi...Tabiri caize bir Mısır delisi olarak çok sevdiğim bir dizidir...
Daha çoook kitap ve yazar var bahsedeceğim ancak başka yazıya artık :)